Üsküdar Üniversitesince düzenlenen ‘Uluslararası Çocuk Haklarının İzlenmesi: Küresel Örnekler Sempozyumu’, Nermin Tarhan Konferans Salonunda gerçekleştirildi.
‘Uluslararası Çocuk Haklarının İzlenmesi: Küresel Örnekler Sempozyumu’nun açılış konuşmalarını Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, UNICEF Türkiye Temsilcisi Paolo Marchi, Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Üsküdar Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nurper Ülküer ve Kanada New Brunswick Üniversitesi Globalchild Programından Dr. Ziba Vaghri yaptı.
Sempozyumda konuşmacı olan ancak katılamayan TBMM Çocuk Hakları Komisyon Başkanı Radiye Sezer Katırcıoğlu’nun mesajı okundu. Katırcıoğlu, “Sempozyuma katılmayı çok istememe rağmen gönül coğrafyamız Filistin’de yaşanan çocuk katliamlarından dolayı Meclis genel kurul çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam ediyor.” ifadelerini kullandı.
Çocuk hakları konusu çocukları koruma hakları gibi anlaşılıyor
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuk hakları konusunun yanlış bilinen, yanlış anlaşılan, çocukları koruma hakları gibi anlaşılan bir konu olduğunu ifade ederek, çocuk hakları konusunun toplum tarafından doğru anlaşılıp anlaşılmadığının net olmadığını söyledi.
Anne çocuk, baba çocuk ilişkisinde yaşanan sıkıntılara dikkati çeken Prof. Dr. Tarhan, “Çocuk bizim çocuğumuz ama bize ait değil, bizim kölemiz değil. Köle efendi ilişkisi gibi anne çocuk, baba çocuk ilişkisini görmek çocuk haklarına yönelik yapılan hatalardan biri.” dedi.
Aşırı koruyuculuk çocukları özgüven düşüklüğüyle yetiştiriyor
Prof. Dr. Tarhan, çocuğun bireyselleşmesini ve kendi gemisinin kaptanı olmasına izin verilmediğini, işgalci annelerin ya da babaların helikopter gibi çocukların üstünde dolandığının, aşırı koruyuculuğun çocukları özgüven düşüklüğüyle yetiştirdiğini ve çocuklarda aileye bağlılık değil bağımlılık oluştuğunu anlattı.
“Çocuk hem aileye ait hissedecek kendisini hem de özgür hissedecek.” diyen Tarhan, çocuk haklarında önemli bir konunun da ‘ailenin güven alanı olması’ gerektiğini kaydetti.
Prof. Dr. Tarhan, ailede duygusal istismar veya ihmal olup olmadığı konusunda da dikkat çekerek, anne baba çalıştığı zaman, ebeveyn ile çocuk arasında sağlıklı ilişki kurulamadığını, 0-3 yaş arasında çocuğun hayatında annenin yerini kimsenin tutmadığını söyledi.
Anneden psikolog olmaz…
Bazı ailelerde de çocukla aynı ortamda olmasına rağmen çocukla mesafeli ilişki kuran anneler ve babaların var olduğunu ve çocukların duygusal ihmalle büyüdüğünü anlatan Tarhan, bazen de evlerde eleştirinin çok olabildiğini ve her yemek vaaza dönüştüğünü, anne ile çocuk arasında sıkıntılı olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Tarhan, “Anneden öğretmen olmaz, anneden psikolog olmaz. Anne, annelik rolünü yaşayacak. Anne kaptan gibi olmayacak, çocuğun hayatının kaptanı gibi olmayacak, kılavuz kaptanı gibi olacak. Çocuk hayatını yönetecek anne referans noktası olacak, fikir verecek, kararı çocuğa bırakacak.” dedi.
Çocuğa küçük yaşta duygu regülasyonu öğretilmesi gerektiğini ifade eden Tarhan, bunun ailede öğretilmesinin gerektiğini, ayrıca her istediği yapılan çocukların mutlu değil sorunlu olacağını da kaydetti.
Çocuklara aklının duygularını yönetmesi gerektiğinin öğretilmesinin önemine vurgu yapan Tarhan, bunun öğretilmemesi durumunda uzamış ergenlikler yaşandığını, 30 yaşına gelmiş çocuk gibi davranan yetişkinler olduğunu söyledi.
Her istediği yapılan çocukların kötü yetişeceğini de ifade eden Tarhan, çocukları yetiştirirken amacın mutlu çocuk yetiştirmek değil, hayata hazırlamak olması gerektiğini kaydetti.
Filler dövüşüyor, çocuklar eziliyor…
“Çocuk haklarına zarar veren diğer bir konu da savaşlar” diyen Prof. Dr. Tarhan, Dünya Sağlık Örgütü’nün 3 büyük tehlikeden söz ettiğini bunların, küresel gelir eşitsizliği, iklim değişikliği ve insanın yalnızlaşması olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Tarhan, şöyle devam etti:
“İnsanın yalnızlaşmasının bedelini en çok çocuklar ödüyor. Çocuklar ihmal ediliyor, mağdur kalıyor. Savaşta da şu anda pek çok çocuk ölümleri olduğunu görüyoruz. Dün akşam öğrendik Gazze’de hastane bombalandı. 500 kişi ölüyor. Sivil kişiler ölüyor. Çocuk hakları sempozyumunda bu konuya dikkat çekmeden geçemedim. Filler dövüşüyor, çimler eziliyor. Çocuklar eziliyor. İyi ki nükleer silah var diyorum. Dünyada nükleer silah olmasaydı çok büyük savaşlar olurdu. Nükleer silah korkusu büyük savaşları duruyor.”
Çoğunluğun vicdanı devreye girmeli…
Savaşın bir seçenek değil bir sonuç olduğunu ifade eden Tarhan, “Önleyici bir savaş diye yapay bir savaş başlatıp o bölgedeki sivillere müdahale etmek bence insanlığa yapılan en büyük kötülüklerdendir.” dedi.
Tarhan, dünyada toplumun çoğunluğunun vicdanının devreye girmesi durumunda kötücül güçlerin de kendilerini frenleme ihtiyacı hissedeceklerini söyledi.
UNICEF Türkiye Temsilcisi
UNICEF Türkiye Temsilcisi Paolo Marchi, UNICEF olarak Çocuk Hakları Sözleşmesi gereği sözleşmedeki haklarının izlenmesi konusunda yükümlülüklerinin olduğunu anlattı.
Sözleşmedeki hakların izlenmesi konusunda sorumluluklarının olduğunu ifade eden Marchi, ülkelere çocuk haklarının izlenmesi konusunda destek verdiklerini, Türkiye’de de projeler yürüttüklerini kaydetti.
Çocuğu birey olarak kabul etmek ve çocuğa birey olarak muamele etmek
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, çocuğu birey olarak kabul etmek ve çocuğa birey olarak muamele etme vurgusunun çok önemli olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
“Belki de gelişmiş toplumlarla gelişmemiş toplumlar arasındaki önemli farklılıklardan biri de tam da burada ortaya çıkıyor. Çocuk doğar doğmaz onu birey olarak kabul etmek, ruhsal ve duygusal yapısıyla birey olarak yetiştirmek veya büyüklerin yanında konuşma, ‘söz hakkın yok’ deyip, olgunlaşmamış, birey olmamış muamelesi yaparak büyütmek… Bu durumda çocuk büyüdüğünde yaşamın öznesi olmayı kaçıracak.”
Çocuk hakları sözleşmesi 30 yıldır bizimle birlikte…
Üsküdar Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nurper Ülküer, çocuk haklarının hayata geçirilmesi ile ilgili bu önemli toplantıda bulunan herkese teşekkür ederek sözlerine başladı. Ülküer, şunları kaydetti:
“Dünya ülkelerinin hemen hemen hepsinin imzaladığı çocuk hakları sözleşmesi 30 yıldır bizimle birlikte. 30 yıldır bu sözleşme çocuk hakları ile birlikte çocuğun bir birey olduğunu bize tekrar tekrar hatırlatıyor.
Halil Cibran ‘Çocuklar sizin çocuklarınız değil, onlar kendi yolunu izleyen hayatın oğulları ve kızlarıdır.’ der. Çocuk Hakları Sözleşmesi de bunu söyler. Çocukları kendi yolunu çizen bireyler olarak görür ve bizler sadece bu yolda onlara rehber olabiliriz. Çocuk hakları sözleşmesi bir koruma, gereklilik değil, çocukları yetkin bireyler olarak görebileceğimiz bakış açısı getirmiştir bize. Yani ihtiyaç temelli bir bakış açısından hak temelli bir bakış açısına götürmüştür bizi. Bu toplantının da en önemli mesajlarından biri bu olacak.”
Globalchild programının bir parçası olarak New Brunswick Üniversitesinin bir çalışma başlatmak istediğini ve çocuk haklarının hayata geçirilmesinde ilham veren hikayelerin neler olacağı konusunda bir girişim başlattığını hatırlatan Ülküer, Üsküdar Üniversitesinin de bu projenin beş üniversite üyesinden birisi olduğunu anlattı.
Ülküer, “Bu proje 5 yıllık. İlk 2 yıl sadece kriterler üzerinde çalıştık. Çocuğun üstün yararı, hakkaniyet, eşitlik, etik vardı bütün bunlarla nasıl ilham veren projeleri bulabiliriz üzerinde çalıştık. İlk pilot çalışma Kuzey Amerika’da yapıldı. Bu, yönlendirme komitesinin ilk kez bir araya geldiği bir toplantı. Bu çalışmaları tüm dünyaya yaymaya hazırlanıyoruz ve çocuk hakları konusunda bu çalışmalar ülkelere örnek olacak.” dedi.
Çocukların yanında olmak gerekiyor
Kanada New Brunswick Üniversitesi Globalchild Programından Dr. Ziba Vaghri, 21. Yüzyılda çocuk hakları önemine işaret ederek, “Gezegenimiz önemli sorunlarla karşı karşıya. İklim değişikliği, savaşlar, gıda güvenliği gibi birçok sorun var. Çocuklar da birçok sorunlarla karşı karşıya kalıyorlar. Bizim çocukların yanında olmamız gerekiyor.” diye konuştu.
Dr. Ziba Vaghri, “Ülkeniz ve hükümetiniz çocukların hakları konusunda taahhütlerde bulundu. Bunlar ücretsiz sağlık ve eğitim konusu… Küresel seviyede daha da önemli olan, bu ülkenin kurucu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk 23 Nisan’ı Çocuk Bayramı olarak ilan etti. Bu büyük bir onur ve örnektir.” dedi.
Plaket sunumu gerçekleştirildi
Sempozyumda, Prof. Dr. Nevzat Tarhan tarafından UNICEF Türkiye Temsilcisi Paolo Marchi ve Oslo Üniversitesi ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komisyonu Eski Başkanı Kirsten Sandberg’e plaket takdim etti.
Sempozyumda “Dünden Bugüne Türkiye’de Çocuk Hakları” konusu ele alındı
Sempozyumda; Oslo Üniversitesi ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komisyonu Eski Başkanı Kirsten Sandberg “Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi Bağlamında, Çocuk Haklarının Hayata Geçirilmesinde Politikaların ve Yasal Çerçevelerin Önemi”, TBMM Çocuk Hakları Komisyonu Kurucu Başkanı Halide İncekara “Dünden Bugüne Türkiye’de Çocuk Hakları” konulu sunum yaptı.
Halide İncekara: “Kötüye karşı da bir lanet okumanın hakkımız olduğunu düşünüyorum”
TBMM Çocuk Hakları Komisyonu Kurucu Başkanı Halide İncekara, konuşmasına, “Bugün için renkli kıyafetler giymeyi planlıyordum ama akşam bir soykırıma şahit olunca siyah giymek zorunda hissettim. Aslında hepinizin gözlerinin içine bakarak ümitten aydınlıktan, yapılan bunca güzel çalışmaları, övünerek sizinle paylaşmak isterken bir soykırımla karşılaştım ve bunun ardı arkası gelmiyor.” diye başladı.
İncekara, bazen ‘Yıllardır yaptığımız mücadele, salonları doldurduğumuz konuşmalar bastığımız kitaplarla boşa mı çalışıyoruz?’ diye düşündüğünü de belirterek, şöyle devam etti:
“Bir ümit doğuyor ya bunları yapmasaydık bu zulüm nerelere varırdı diyorum. Onun için yine de ısrarla bütün kötü örnekler gözümüze batırılırken iyi örnekleri paylaşmaya devam edeceğiz, etmek zorundayız. İyinin yanında durup iyiyi güçlendirirken kötüye karşı da bir lanet okumanın hakkımız olduğunu düşünüyorum.
Irak ve Suriye’deki savaşları, savaştan kaçan çocukları gördük. Hadi bunları unuttuk, Ukrayna gözümüzün önünde. Orada çocuklar hala ıstırap içinde yaşıyor. Ukrayna’nın yarası bitmedi ve Gazze’deki soykırım başladı. Siyasetin konforlu alanlarından çıkmayacak mı insan hakları, çocuk hakları diye üzülmüyor değilim.”
Sempozyumda Çocuk Haklarının Küresel Düzeyde İzlenmesi oturumu da yapıldı
Sempozyumun Prof. Dr. Nurper Ülküer’in oturum başkanlığını yaptığı Çocuk Haklarının Küresel Düzeyde İzlenmesi başlıklı oturumunda Dr. Ziba Vaghri “Küresel Çocuk Programının Tanıtımı: Çocuklara Karşı Sorumlulukların Yerine Getirilmesi İçin Bir Araç – Ülkelerin Çocuk Haklarının İzlemesinde Doğru Veri Toplamalarına Destek Vermenin Önemi”, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Temsilcisi “2023-2028 Türkiye Ulusal Çocuk Hakları Stratejisi ve Eylem Planı Tanıtımı”, Avusturalya’dan New South Wales Üniversitesi’nden Çocuk Hakları Avukatı Dr. Noam Peleg “Çocuğun Gelişim Hakkı ve İzlenmesi – Eleştirel Bir Yaklaşım” konulu konuşma yaptı.
Çocuk Haklarının Hayata Geçmesine İlham Verecek Uygulamalar
Sempozyumda “Çocuk Haklarının Hayata Geçmesine İlham Verecek Uygulamalar” başlıklı oturumda Florida Üniversitesi, Tıp Fakültesi Uluslararası Sosyal Pediatristler Derneği Prof. Dr. Jeffrey Gloghagen “Çocuk Haklarının Desteklenmesinde Uluslararası Organizasyonların Rolü”, Arjantin Flasco Üniversitesinden Dr. Raul Mercer ile Dr. Ziba Vaghri “Inspirights; Çocuk Haklarına İlham Veren İyi Uygulamalar- Ülkelerin ÇHS Uygulamalarının Küresel Düzeyde Desteklenmesi”, Doğu Avrupa Pediatristler Derneğinden Dr. Leyla Namazova “Doğu Avrupa Bölgesi Ülkelerinde Çocuk Hakları Uygulamalarının Desteklenmesi”, Çocuklara Yönelik Ticari Cinsel Sömürüye Son Derneği Başkanı Av. Şahin Antakyalıoğlu “Türkiye’de Çocuk Haklarının İzlenmesi- İlham Veren Örnekler” konulu konuşma gerçekleştirdi.
ÜÜTV’den de canlı verilen sempozyumun kapanış oturumunda da Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Arif Aktuğ Ertekin kapanış konuşması yaptı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Bir yanıt bırakın