Kanser görülme sıklığı 50 yaşın altına indi

Görülme sıklığı sürekli artan kanser milyonlarca insanı etkiliyor. Bir zamanlar “yaşlı hastalığı” olarak bilinen kanserin, 1990’lardan itibaren 50 yaş altında görülme sıklığının her geçen gün arttığını söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, “Araştırmalar bu yaş grubunda özellikle meme, kalın bağırsak, endometrium, pankreas ve karaciğer kanserinde artış olduğunu gösteriyor. Bu artışın nedenleri arasında; hareketsiz yaşam tarzı, çocukluk çağı obezitesi, şekerli- gazlı içeceklerin tüketimi, işlenmiş et ürünleriyle beslenme, tip 2 diyabet ilk sıralarda yer alıyor” dedi. 

Bilimsel araştırmalar dünya çapında 50 yaşın altındaki kişilerde kanser görülme oranının son 30 yılda yaklaşık yüzde 80 arttığını gösteriyor. Bu artışın arkasında büyük oranda hareketsiz yaşam ve kötü beslenme alışkanlıkları yattığını anlatan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, “Gençlerde kanser gelişim riskini azaltmak için; daha hareketli olmalarını, ekran karşısında daha az vakit geçirmelerini, sağlıklı beslenmelerini ve sigaradan uzak durmalarını tavsiye ediyoruz” şeklinde konuştu.

Her 100 kanserden 5-10’u kalıtsal 

En sık görülen kanserler erkeklerde akciğer, prostat, kalın bağırsak, mide ve karaciğer; kadınlarda ise meme, akciğer, kalın bağırsak, rahim ağzı ve tiroit kanseri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, her 100 kanserden 5-10’unun kalıtsal hatalı gene bağlı geliştiğini belirtti. Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, “Ailede birden fazla kişide meme, bağırsak, yumurtalık kanseri gibi öyküler varsa bu durum bazı kanserlerin görülme riskini artırıyor. Fakat bu kansere yakalanacağınız anlamını değil sadece riskin yükseldiği anlamını taşır. Kalıtsal, yani hatalı genlerin neden olduğu kanserler; yaşlanma, sigara içme, fazla kilolu olma, düzenli egzersiz yapmama veya sağlıklı ve dengeli beslenmeme gibi diğer faktörlerin neden olduğu kanserlerden çok daha az görülüyor” dedi.

Egzersiz kanser tedavisinin yan etkilerini azaltıyor 

Aktif bir fiziksel yaşamın hem kanser riskini azalttığını hem de kanser tedavisine bağlı yan etkileri azalttığını anlatan Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, “Araştırmalar kanser tedavileri sırasında fiziksel olarak aktif olmanın tedavilere bağlı yan etkileri azalttığını ve daha hızlı iyileşme sağladığını gösteriyor.  Egzersiz aynı zamanda yaşam kalitesini artırma, endişe ve depresyonun önlenmesinde de oldukça etkili.  En basit olarak düzenli yapılan hafif tempolu yürüyüşler bile kanser tedavisinin daha rahat geçmesine yardımcı olur. Kemoterapi ve radyoterapi gören hastalar da egzersiz yapabilir” dedi.

Kışın tedavi gören kanser hastalarına öneriler 

Kış günlerinin kanser tedavisi gören hastalar için zorlu şartlar yaratabildiğine değinen Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, tedavilere bağlı anemi veya sıvı kaybı sorunları yaşayan hastaların soğuk havanın etkisiyle hipotermiye yani düşük vücut sıcaklığına eğiliminin artabileceğini vurguladı. 

Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, “Bununla birlikte nöropati gibi yan etkiler soğuk havanın etkisi ile daha da belirginleşebilir. Elbette solunum yolu enfeksiyonları, grip ve COVID-19 bu mevsimlerde hastalar için risk oluşturabilir” dedi. Prof. Dr. Yıldırım, kış mevsiminde tedavi gören kanser hastalarına şu tavsiyelerde bulundu:

  • Mutlaka soğuk havaya uygun giyinin. Soğuk havalarda dışarıda olduğunuzda şapka, atkı, eldiven ve sıcak tutan bir palto giyinin. Sıcak tutan çoraplar ve eldivenler özellikle nöropati şikâyeti olanlar için oldukça koruyucu olacaktır.
  • Buzlu koşullarda dolaşmak zorunda kalırsanız, uygun ayakkabılar giyin ve/veya baston veya yürüteç gibi bir hareket yardımcısı kullanın.
  • Bağışıklık sistemini desteklemek amacıyla taze meyve ve sebze tüketin, zerdeçal ve zencefil gibi baharatları yemeklerinizde uygun ölçüde kullanın. Bol sıvı tüketin ve evde yapacağınız ıhlamur, nane ve limon içeren taze hazırlanmış kış çaylarını ölçülü olarak içmeyi ihmal etmeyin.
  • Kalabalık halka açık yerlerde mutlaka maske takın.
  • Hangi aşıları yaptırmanız gerektiği konusunda doktorunuzla konuşun.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*