Dünya Tiroid Haftası’nda açıklanan verilere göre dünyada ve Türkiye’de tiroid kanseri vakaları hızla artıyor. Tiroid kanserinin özellikle kadınlarda meme kanserinden sonra ikinci sırayı aldığı göze çarpıyor. Dünya çapında 300 milyondan fazla kişi tiroid hastalıklarından etkileniyor. Tiroide bağlı hastalıkların ortaya çıkmasında; kadın cinsiyeti, yaş, genetik öykü ve hamilelik faktörleri önem sırasında yer alıyor. Memorial Ataşehir ve Hizmet Hastaneleri Meme ve Endokrin Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Bülent Çitgez, tiroid hastalıkları hakkında bilgi verdi.
Tiroide bağlı hastalıkların Türkiye’de görülme sıklığı nedir?
Tiroid; soluk borusunun önünde, boynun ortasında bulunan, hormon salgılayan bir bezdir. Vücut metabolizmasında önemli fonksiyonları bulunmaktadır. Çok hormon salgılamasına hipertiroidi, az salgılanmasınaysa hipotiroidi denmektedir. Guatr ise organın normalden büyük olmasıdır. Cerrahi bölümünü ilgilendirense tiroid bezinde gelişen nodüllerdir. Nodüller çok büyük boyutlara ulaşabilir, bunların özellikleri ultrason ve gerekirse biyopsiyle yapılabilmektedir.
Tiroid nodülleri nasıl karakterlere sahip?
Nodüllerin çoğu selim karakterdedir. Ancak yüzde 5-10 oranındaki bölümü kanserli hücreler içerebilmektedir. Nodüllerin çoğu hormon salgılamaz, ama bazıları aşırı hormon salgılayarak hipertiroidi gelişmesine yol açmaktadır. Bu bezle ilgili hastalıklar, Türk toplumunun yüzde 35-40’ını etkilemektedir ve özellikle kadınlarda ortaya çıkmaktadır. Guatr ise ülkemizde endemik olarak görülmektedir.
Nodüller çoğunlukla tedaviye olumlu cevap veriyor mu?
Her nodül kansere sebep olmaz. Yapıları kistik ve katı olabilir. Bazı hastaların boynunda nodülün, tümörün büyüklüğüne göre ya da lenf bezlerinin tutulumuna bağlı olarak şişlik ortaya çıkabilir. Kitlenin yaptığı basıya bağlı olarak boğazda rahatsızlık hissi ve nefes alıp vermede sıkıntı yaşanabilir. Özellikle seste kısılma, nefes darlığı, iştahsızlık ve boyunda lenf bezlerinin şişmesi, ilerlemiş tiroid kanseri habercisi olabilir. Her kanser kötüdür, ancak tiroid kanseri yavaş seyreden ve cerrahiyle iyi cevap alınabilen bir türdür.
Bu kanserin dört alt grubu vardır. En sık görülen papiller ve folliküler tiroit kanserlerinin seyri yavaştır. Her ameliyat gibi tiroid ameliyatının da riskleri bulunmaktadır. Ses siniri hasarı, kanama ve paratiroit zedelenmesi sonucu kalsiyum metabolizmasında bozulma yaşanabilmektedir.
Tiroid hastalıklarından nasıl korunmalıyız?
Beslenmemize dikkat ederek bazı tiplerinden korunmak mümkün, ancak vücudun kendi yaptığı hücrelerin tiroide harap vermesine neden olan durumları durdurmak mümkün değildir. Hashimato tiroidi kadınlarda çok sık görülen, bezin hasara uğramasına yol açan antikorların gelişimiyle ilgili bir hastalıktır ve semptomlarına göre tedavi edilmektedir. Graves hastalığındaysa tiroidin çok çalışmasına sebep olan antikorlar gelişir ve operasyon gerekebilmektedir.
Hastalarda hangi şikayetler görülüyor?
Hipotiroidide halsizlik, çabuk yorulma, ciltte kuruluk ve kalınlaşma, soğuğa dayanıksızlık, dikkat dağınıklığı, saç ve kaşlarda dökülme, seste kalınlaşma, kalp hızının yavaşlaması, kabızlık, yüz ve göz kapaklarında şişkinlik, adet düzensizlikleri görülebilmektedir.
Hipertiroidide ise, iştah artışına rağmen kilo kaybı, çarpıntı, sinirlilik, çabuk yorulma, sıcağa tahammülsüzlük, aşırı terleme, ishal veya sık dışkılama, âdet düzensizliği, kas güçsüzlüğü, göz sorunları vardır. Uzun vadede kemik erimesi de meydana gelebilmektedir.
Beslenme ve günlük yaşamda nelere dikkat edilmesi için önerileriniz neler?
Tiroid hormon sentezi için şart olan iyot, besinlerle yeterince alınmalıdır. İyot eksikliğiyle beraber selenyum eksikliği de guatra neden olabilmektedir. Bu hastalarda B12 vitamini ve demir eksikliği de sık görüldüğünden, yerleri gıdalarla doldurulmalıdır. Hashimato hastalarındaysa D vitamini eksikliği vardır. Bu gruptakiler soya, kırmızı lahana, brokoli, brüksel lahanasını dikkatli tüketmesi önerilmektedir.
Hastalar tanı ve tedavide hangi süreçlerden geçiyor?
Bezin normal çalışıp çalışmadığı, tiroid hormonlarının test edilmesiyle anlaşılmaktadır. Kanda TSH, T3 ve T4 ölçülür; seviyesi azsa hipotiroidi, çoksa hipertiroididen bahsedilmektedir. Bezin fonksiyonu için sintigrafi yapılabilmektedir. Nodüller hakkında bilgi almak içinse ultrason önerilmektedir. Nodüllerde şüphe saptanırsa, hasta biyopsiye yönlendirilir ve sonucuna göre ameliyat kararı verilebilir. Ameliyat olan hastaların ömür boyunca tiroid bezinin yerini tutan hormon ilacı alması gerekmektedir. Kanserin patolojik tipine ve özelliklerine göre radyoaktif iyot tedavisi de uygulanabilmektedir.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Bir yanıt bırakın